ÖZELGELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÖZELGELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2014 Perşembe

Limited şirket pay senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlarda Vergi durumu

 

Limited şirket pay senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlarda Vergi durumu
















Maliye Bakanlığı Özelgesi


Tarih: 14.04.2014
Sayı: 62030549-120[Mük. 80-2012/954]-906

GVK Mük. Md. 80
LİMİTED ŞİRKET PAY SENETLERİNİN ELDEN ÇIKARILMASINDAN SAĞLANAN KAZANÇLARIN VERGİYE TABİ OLDUĞU

Limited şirket pay senetlerinin, GVK’ nın mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, limited şirket ortaklarının sahip oldukları pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirileceği hk.

 

Özelge talep formunda, Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonrası limited şirketlerin pay senedi çıkarabilmelerinin mümkün hale geldiği belirtilerek şirket ortaklarının sahip oldukları paylara ilişkin olarak çıkaracakları pay senetlerinin satışından elde edecekleri kazancın Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (1) no.lu bendinde belirtilen hisse senetleriyle aynı kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 80. maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

 

1. İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar.

 

...

 

4. Ortaklık haklarının veya hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

 

...

 

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

 

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar hariç, 6000 (280 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2013 tarihinden itibaren 9400 TL) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.” hükümleri yer almaktadır.

 

6362sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda menkul kıymetler; para, çek, poliçe ve bonohariç olmak üzere paylar, pay benzeri diğer kıymetler söz konusu paylara ilişkin depo sertifikaları ile borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikaları olarak tanımlanmıştır.

 

Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kısmında anonim şirketlerin pay senetleri “Menkul Kıymet” başlığı altında düzenlenmişken limited şirketlerin pay senetlerine bu Kanun’un altıncı kısmının “Ortakların Hak ve Borçları” başlıklı üçüncü bölümünde yer verilmiş ve Kanun’un 593. maddesinin ikinci fıkrasında, esas sermaye pay senetlerinin ispat aracı şeklinde veya nama yazılı olarak düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Ancak, madde gerekçesinde, bu hükümle esas sermaye payının ispat aracı olan bir senede veya nama yazılı senede bağlanabilmesine olanak tanınmasına rağmen esas sermaye payını içeren nama yazılı senet çıkarılmasının, paya devir ve dolaşım kolaylığı sağlamayacağı, sadece ispat ve gereğinde limited şirkete ilişkin hükümler çerçevesinde payın devrinde bazı kolaylıklar sağlayacağı ancak bu olanağın limited şirket esas sermaye payını anonim şirket payına dönüştürmeyeceği veya yaklaştırmayacağı ifade edilmiştir.

 

Anılan Kanun’un aynı bölümünde yer alan “Devir” başlıklı 595. maddesinde ise esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onanacağı; şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu onayla geçerli olacağı; şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmişse, ortaklar genel kurulunun sebep göstermeksizin onayı reddedebileceği; şirket sözleşmesiyle sermaye payının devrinin yasaklanabileceği belirtilmiştir.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, limited şirket payları anılan maddenin uygulamasında menkul kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirketinizin ortaklarının pay senetlerinin satışının Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 

Öte yandan, söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirileceği tabiidir.

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Yeminli mali müşavirin ortağı olduğu şirkete danışmanlık hizmeti veremeyeceği, beyannamelerini imzalayamayacağı ve elektronik ortamda gönderemeyeceği hk.

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

 















BaşlıkYeminli mali müşavirin ortağı olduğu şirkete danışmanlık hizmeti veremeyeceği, beyannamelerini imzalayamayacağı ve elektronik ortamda gönderemeyeceği hk.
Tarih01.07.2014
Sayı11395140-105[Mük 257-2012/VUK-1- . . .]-1751

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; muhasebesi kendi bünyesinde tutulan şirketinizin vergi dairesine verilmesi gereken beyannamelerinin aynı zamanda şirket ortağı da olan danışmanlık hizmeti aldığınız Yeminli Mali Müşavir aracılığıyla gönderildiği belirtilerek, beyannamelerin bu şekilde gönderilmesinin Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğler uyarınca uygun olup olmadığı hususunda görüş istenilmektedir.

            Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin 4 üncü fıkrası ile beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmış olup, bu yetkiye istinaden yayımlanan 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “V- ARACILIK YETKİSİ VERİLEN GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLER” başlıklı bölümünde; Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış olup bağımsız çalışan Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin (meslek mensuplarının), mükelleflerin vergi beyannameleri, bildirim ve eklerini elektronik ortamda göndermelerinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.

            Diğer taraftan, 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğin “VII. Beyannamelerin İmzalanması ve Diğer Hususlar” başlıklı bölümünde; bu Tebliğ kapsamında gönderilen beyannamenin aynı zamanda; meslek mensubunca da imzalanması gereken bir beyanname olması halinde, e-beyannamenin imzalayan/tasdik eden meslek mensuplarınca gönderileceği belirtilmiştir.

            Öte yandan, Vergi Usul Kanununa mükerrer 227 nci maddesi ile Maliye Bakanlığı, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmış ve bu yetkiye dayanılarak çıkarılan, 4 Sıra No.lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğde konuya ilişkin gerekli açıklamalar yapılmıştır.

            Söz konusu düzenleme çerçevesinde, Bakanlığımızın 16/02/1998 tarihli ve 32/3205-9/5090 sayılı genel yazısında, “Yeminli Mali Müşavirler defter tutma hariç serbest muhasebeci mali müşavirlere tanınan yetkileri haiz olduklarından sözleşme yapmak suretiyle danışmanlık hizmeti verdikleri mükelleflerden beyanname imzalatma zorunluluğu bulunanların beyannamelerini imzalayabileceklerdir.”

            ifadesine yer verilmiştir.

            Bu kapsamda, yeminli mali müşavirlerin sözleşme yapmak suretiyle danışmanlık hizmeti verdikleri mükelleflerden beyanname imzalatma zorunluluğu bulunanların yukarıda belirtilen genel yazı çerçevesinde beyannamelerini imzalayabilmesine imkan bulunmaktadır.

            Ancak yeminli mali müşavir, ortağı olduğu şirkette danışmanlık hizmeti veremeyeceği gibi ortağı olduğu bu şirketin beyannamelerini imzalayabilmesine de imkan bulunmamaktadır.

            Bu nedenle, danışmanlık hizmeti veren ve aynı zamanda şirket ortağı olan yeminli mali müşavirin şirketinizin imzalanma kapsamındaki beyannamelerini elektronik ortamda göndermesi de mümkün değildir.

            Yukarıda yapılan açıklamalara göre, şirket ortağınız olan yeminli mali müşavirin şirketinize danışmanlık hizmeti vermesi, şirketinize ait beyannameleri imzalaması ve elektronik ortamda göndermesi mümkün olmadığından, elektronik ortamda göndermek zorunda olduğunuz şirketinize ait beyannamelerin, elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış bulunan başka bir meslek mensubu vasıtasıyla 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda gönderilmesi gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

    (*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

  (**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kira geliri elde edilen gayrimenkulün satılması halinde, gayrimenkule ilişkin kredi faizlerinin GMSİ’nin hesabında gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı

 

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

 















BaşlıkKira geliri elde edilen gayrimenkulün satılması halinde, gayrimenkule ilişkin kredi faizlerinin GMSİ’ nin hesabında gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hk.
Tarih27.08.2012
Sayı62030549-120[Mük.80-2012/452]-2688

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eki dilekçenizin incelenmesinden; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün  … vergi kimlik numarasında gayrimenkul sermaye iradı yönünden kayıtlı mükellefi olduğunuzu, 2008 yılında kredi ile bir adet gayrimenkul edindiğinizi, bu gayrimenkulü 2010 yılında sattığınızı ve satışı yaparken kredi anapara ve faizinin tamamını ödediğinizi, 2010 yılı gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde ödediğiniz kredi faizinin tamamını gider olarak gösterdiğinizi belirterek, safi iradın tespitinde söz konusu kredi faizlerinin tamamının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile konutun satışı dolayısıyla değer artış kazancı doğup doğmayacağı  hususlarında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konuya ilişkin  Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70′inci maddesinin birinci fıkrasında, maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.

            Aynı Kanun’un “Giderler” başlıklı 74′üncü maddesinde, “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hâsılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:

             …

             4. Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5′i (İktisap bedelinin % 5′i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hâsılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88′ inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz),

            …”  hükmüne yer verilmiştir.

            Diğer taraftan, anılan Kanun’un “Değer Artışı Kazançları”  başlıklı Mükerrer 80′inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde; iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70′inci maddenin 1′inci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanun’un 5′inci maddesiyle değişen ibare; 01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı sayılacağı,

             Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (01/01/2010 tarihinden geçerli olmak üzere) 7.700.-TL.’sının gelir vergisinden müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır.

             Diğer taraftan, aynı Kanun’un “Safi Değer Artışı” başlıklı Mükerrer 81′inci maddesinde;

            “Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hasılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.

            Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.

            …..

             Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.”

             hükümlerine yer verilmiştir.

             Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 262′nci maddesinde; “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilimum giderlerin toplamını ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.

             Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, gerçek gider usulünü seçmeniz halinde, kira geliri elde ettiğiniz gayrimenkulün iktisabı için kullanılan konut kredisi dolayısıyla 2010 yılında ödemiş olduğunuz faizlerin tamamının, söz konusu yılda elde edilen kira geliri için verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca, yine istisna edilen gayrisafi hâsılata isabet eden kısmı hariç olmak üzere söz konusu konutun iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5′ine ilişkin indirilebilecek tutarı, yalnızca bu konuttan elde ettiğiniz gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.

             Bununla birlikte, indirim konusu yapabileceğiniz iktisap bedelinin %5′i oranındaki tutarın indirilemeyen kısmı gider fazlalığı sayılamayacağından söz konusu indirimden dolayı zarar doğması halinde bu zararı gelecek yıllarda elde edeceğiniz kira gelirlerinden indirim konusu yapmanız mümkün bulunmamaktadır.

             Öte yandan, 2008 yılında iktisap ettiğiniz ve beş yıldan daha kısa süre içinde 2010/Temmuz ayında sattığınız söz konusu konut dolayısıyla elde edilen hasılattan, elden çıkarılan konutun maliyet bedeli ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve uhdenizde kalan giderlerle, ödenen vergi ve harçların indirilmesi sonucu kalan tutarın satışın yapıldığı yıl için belirlenen istisna miktarını aşması halinde, aşan kısmın değer artış kazancı olarak beyan edilmesi gerekmektedir.

             Safi değer artışı kazancının hesaplanmasına esas olmak üzere söz konusu konutun iktisap bedelinin belirlenmesinde, konutun elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılmak suretiyle tespit edilen iktisap bedelinin dikkate alınması gerekmektedir. Ancak,  ödenen kredi faizlerinin gayrimenkul sermaye iradının tespitinde indirim konusu yapılması nedeniyle, konutun maliyet bedeline eklenmesi mümkün bulunmamaktadır.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

15 Temmuz 2014 Salı

Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri (2014/6)

Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri (2014/6)

Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi çerçevesinde, vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından tereddüt edilen konular hakkında Gelir İdaresi’nden açıklama (özelge) istenebilmektedir.

Özelge talepleri için başvurular, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan illerde bu birimlere, bulunmayan illerde ise Defterdarlıklara yapılmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı merkezine doğrudan başvurma olanağı yoktur.

Blog Arşivi