3 Eylül 2014 Çarşamba

Yeni Hükümet, eski ekonomi programı

Yeni Hükümet, eski ekonomi programı
 Başbakan Davutoğlu'nun açıkladığı 62'nci Hükümet Programı Yeni Türkiye'nin eski ekonomi programıyla yoluna devam edeceğini gösteriyor. Eski kabineyi yeniden kuran hükümet, eski programı da yeniden açıklamış oldu.
 
Programda ekonomiyle ilgili bölüm başlığına "Güçlü Ekonomi" isminin verilmesi tesadüf değil. Kemal Derviş uzun çalışmalar sonucunda tamamladığı programına, "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı" ismini vermişti. Hükümet maceraya girmemek için bu programı büyük ölçüde uyguladı. Bugün artık ekonominin "Güçlü" olduğu ilan ediliyor ki, bu ilan da yeni değil.
 
Kime ne geliyor?
 
Programda işçiye, işsize, memura, emekliye, asgari ücretliye, çiftçiye, esnafa, özel sektöre yönelik yeni bir açılım görünmüyor. Bugüne kadar bütün bu kesimlerin mutlu edildiği, yapılan iyileştirmelerle her kesimin refah seviyesinin yükseltildiği, sorunlarının hafifletildiği sayfalar dolusu anlatılıyor. Dolayısıyla, "Bu yeni hükümet benim için neler düşünmüş" deyip programı okumak isteyen geniş kitleler geleceğe dönük bir mesaj bulamasalar da bugüne kadar kendileri için yapılanları okuma fırsatı elde edeceklerdir.
 
Yıllardır "hedef" olarak dile getirilen bir dizi yapısal reform ne yazık ki bu programın da hedefleri arasında yer alıyor. Sözünü ettiğimiz hedefler bugüne kadar gerçekleştirilmiş olsaydı Türkiye bugün cari açık sorununu aşmış, işsizlik sorununu hafifletmiş, yardıma muhtaç yoksul sayısını azaltmış, dünya ekonomisine birkaç büyük marka kazandırmış, vatandaşlarının geliri güçlü ülkelerin seviyesine ulaşmış bir "Güçlü Ekonomi"ye sahip olabilirdi. Güçlü ekonomi hâlâ eski hedeflerle yoluna devam edebilir mi? Bakın güçlü ekonomiye sahip olduğu yeniden ilan edilen ülkemizin yeni hükümetinin yeni programında şu hedefler yer alıyor:
 
Devam eden sorunlar
 
"Yoksulluğu azaltacağız. Yurtiçi tasarrufları artıracağız. Bilim, teknoloji ve yenilik kapasitesini geliştireceğiz. İmalat sanayinde yerli girdi kullanımına dayalı ve yüksek katma değerli bir üretim yapısına geçeceğiz. İşgücü verimliliğini artıracağız. Lojistik ve ulaştırma altyapısını iyileştireceğiz. İthalata olan bağımlılığı azaltacağız. Kamu harcamalarını akılcı yapacağız. İş ve yatırım ortamını geliştireceğiz. Kayıt dışı ekonomiyi azaltacağız. Enerjiyi yerli kaynaklara dayalı olarak üreteceğiz."
 
Programda kamu yatırımlarından özel sektörün teşvik edilmesine, işsizliği azaltmaya yönelik desteklerden sosyal kesimlere aktarılacak kaynaklara kadar bir dizi büyük harcama kalemine devam edileceği belirtiliyor. Ancak bu harcamaların bütçe dışında nasıl finanse edileceğine ilişkin somut kaynak ne yazık ki gösterilmiyor.
 
Programda kamu harcamalarının finansmanında doğrudan vergilerin ağırlığının artırılacağı ve sıfır tabanlı bütçenin uygulanmaya çalışılacağı gibi iki önemli mesaj var. Eğer bu iki cümle yabancı yatırımcıları rahatlatmak için yazılmadıysa toplumun geniş kesimlerinin vergi yükü önümüzdeki dönemde ciddi ölçüde yükselecek demektir.
 
Kuruşun hesabı verilecek
 
Güçlü ekonomiyi finanse etmek için daha fazla vergi ödemek zorunda kalabilir miyiz, şimdiden bilemeyiz. Bununla birlikte programda, vatandaştan alınan her bir kuruşun hesabının verileceği yönünde güvence olması önemli. Bu güvenceyi yetersiz bulan vatandaşların, programdaki şu bölümleri okumasında yarar var:
 
"Ekonomide fırsat eşitliği ve adaleti sağlayarak hiç kimseye imtiyaz ve ayrıcalık tanımadık. Rekabeti iyi işleterek hiç kimse için korunaklı kolay para kazanma alanı oluşturmadık. Yolsuzlukla mücadelede güçlü bir irade gösterdik. Hiçbir yolsuzluğun üzerinin örtülmemesi, her türlü iddianın hassasiyetle incelenmesi, bu konulardaki yargı süreçlerinin sağlıklı olarak çalışabilmesi için yoğun bir gayret ortaya koyduk."
ERDOĞAN SÜZER / BUGÜN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi