25 Şubat 2016 Perşembe

SGK VE VERGİYE YİNE AF

Daha önce yapılan vergi affında taksitlerini ödeyemeyen ve zor duruma düşen mükellefler için yeni bir vergi affının yolda olduğu belirtildi.

Maliye Bakanlığı ve Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) kulislerinde konuşulanlara göre yeni bir vergi affının yolda olduğu belirtiliyor. Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yeni bir vergi affı için çalışma başlattıkları konuşuluyor. Vergi affına gerekçe olarak da jeopolitik riskler ve Rusya kriziyle birlikte ihracatın düşmesi, turizmde yaşanan kayıpların artması gösteriliyor.

Konuyla ilgili Sözcü'ye konuşan Mali Müşavir Veli İlikli de en son 1.5 yıl önce vergi affı çıktığını ancak ülkenin içinde bulunduğu durum ve ekonomik sıkıntılardan dolayı mükelleflerin taksitlerini zamanında ödeyemediklerini belirterek, "Bu nedenle vergi affı yoluna gidiliyor. Vergi affı bir aydan beri gündemde ve kulislerde konuşuluyor" dedi.

Esnafın çok yüksek vergi ve SGK primiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen İlikli, turizm gibi zor durumda olan sektörlere destek kapsamında vergi ve SGK affı çıkararak ülke genelindeki vergi mükelleflerine kolaylık sağlanacağını söyledi.

VERGİ AFFI NELERİ KAPSAYACAK?

Yapılan çalışmanın, vergi ve SGK primlerine yönelik olduğu ancak öğrenim kredisi gibi tüm kamu alacaklarını kapsaması bekleniyor. Yapılandırmanın çıkması durumunda 31 Aralık 2015'ten önceki tüm kamu alacaklarını kapsayacağı ifade ediliyor.

Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre 2015 yılı itibariyle mükelleflerin birikmiş borcu faiz ve cezalarla beraber 140 milyar lira düzeyinde.

Diğer yandan en son vergi affı 2014 Nisan ayında çıkarılmış, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Biz af niteliğinde bir düzenleme yapmadığımız, matrah artırımı öngörmediğimiz için burada 2011′deki başarının yakalanması ihtimalini düşük görüyorum" açıklamasını yapmıştı. http://www.sozcu.com.tr/2016/ekonomi/vergi-borcuna-affi-geliyor-1106806/

Gençlere Vergi Avantajı

Gençlere Vergi Avantajı

  

    



Gençleriniş hayatına müteşebbis olarak girmelerini sağlayacak önemli bir düzenleme 6663 sayılı Torba Kanun'la yapıldı. AK Parti'nin seçim beyannamesinde de önemle vurgulanan ve sayın başbakan Ahmet Davutoğlu'nun büyük önem verdiği gençlerin vergi avantajı sağlayacak düzenleme ile gençlere büyük bir fırsat verilmiş olacak. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan düzenleme ile ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75 bin Türk Lirası'na kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarla gelir vergisinden müstesna tutulmuştur.           

Buna göre;

1. İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması,

2. Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),

3. Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması,

4. Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması,

5. Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması.

İstisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hâllerinde dahi yıllık beyanname verilir. Bu istisnanın, GVK'nın 94'üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur. Yani, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

Ücretsiz izin hakkı piyasalarda nasıl değerlendiriliyor?

Geçtiğimiz günlerde kanunlaşan 6663 sayılı torba kanunla çalışan annelere yönelik çok önemli değişiklikler yapıldı. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 74'üncü maddesinde öngörülen doğum sonrası izinlerin bitiminden sonra zorunlu ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar ebeveynlerden biri kısmi süreli çalışma talebinde bulunabilecek. Bu talep işveren tarafından karşılanır ve geçerli fesih nedeni sayılmayacak.Bu kapsamda kısmi süreli çalışmaya başlayan işçi, aynı çocuk için bir daha bu haktan faydalanmamak üzere tam zamanlı çalışmaya dönebilecek.

Kısmi süreli çalışmaya geçen işçinin tam zamanlı çalışmaya başlaması durumunda yerine işe alınan işçinin iş sözleşmesi kendiliğinden sona erecek. Yani, bu durumdaki işçi işçi işe iade davası açamayacaktır. Bu haktan faydalanmak veya tam zamanlı çalışmaya geri dönmek isteyen işçi işverene bunu en az bir ay önce yazılı olarak bildirmesi gerekecektir.

Ebeveynlerden birinin çalışmaması hâlinde, çalışan eş kısmi süreli çalışma talebinde bulunamayacak. Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferiden evlat edinenler de çocuğun fiilen teslim edildiği tarihten itibaren bu haktan faydalanabilecek. Özellikle işverenlerle ve çalışanlarla yaptığımız görüşmelerde bu düzenlemenin kadınların kariyerlerini devam ettirirken çocuğuna da zaman ayırabileceğini sağlayacağı belirtiliyor. Hangi işlerde ve sektörlerde bu hakkın kullanılabileceği düzenlenecek yönetmelikle belirlenecek. Burada kadın istihdamının olumsuz etkilenmemesi için, bu düzenleme kapsamına girecek sektörlerin çok hassas bir şekilde belirlenmesi gerekiyor.

RESUL KURT / DÜNYA

Vergi İncelemesi Sürecinde Mükellef Hakları ve Püf Noktaları

Vergi İncelemesi Sürecinde Mükellef Hakları ve Püf Noktaları


 Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı resmi internet sitesinde mükellef hakları bildirgesini yayınlamış bulunmaktadır. Bu mükellef hakları bildirgesi haricinde çeşitli vergi kanunları içerisinde yer alan aşağıda derli toplu ve kapsamlı bir mükellef hakları özetlenmektedir. Vergilendirmede, mükellef vergi dairesi ilişkisinde en hassas, en duyarlı nokta, vergi incelemesidir. Bunun sonucu olarak, vergi incelemesi, vergileme zincirinde, hak ve özgürlükleri en fazla etkileyen bir idari işlemdir. İdarenin, her mükellefini inceleme hakkı olduğu gibi mükelleflerin de inceleme sürecinde hakları vardır. Vergi incelemesinin ne zaman yapılacağının önceden bildirilmesi zorunlu değildir. Nedeni ise; mükellefin defter ve belgelerinin doğru kabul edilmesi karinesine karşılık mükellefin idarenin denetiminden çekinecek bir durumunun olmadığı ve denetime her an hazır olduğu düşüncesidir.

A) VERGİ MÜKELLEFLERİNİN VERGİ USUL KANUNUNDA YER ALAN TEMEL HAKLARI NELERDİR?

1-İnceleme Elemanının Kimliğini Görme Hakkı Bu hak VUK 136. maddesinde açık ve ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Mükellef inceleme için gelen inceleme elemanının kimliğine görme hakkına sahiptir. Bu hakkın yerine getirilmesi konusunda inceleme elemanlarının gerekli titizliği gösterdiğini söylemek zordur. Halbuki kimlik göstermekle hem kanunun emrine uyulmuş olacak, hem de mükellefin tedirginliği gidecek, hem de bir takım sahtekar ve dolandırıcıların oyununun önüne geçilecektir. Yapılacak düzenlemede bu konunun altı çizilmelidir. Ancak bunun dışında da yapılacak çok şey yoktur. Gerisi duyarlılık eğitimine kalmıştır.

2-İncelemenin Kendi İşyerinde Yapılmasını İsteme Hakkı "Vergi İncelemesi esas itibariyle incelemeye tabi olanın işyerinde yapılır". Kanunun açık emrine rağmen bu konuda ihtilaflar çıkmaktadır. Konu vergi incelemesi başlıklı makalemizin F/3 bölümünde incelenmiştir. Burada bu konuda ayrıntılı düzenleme gereğine dikkat çekmek istiyoruz.

3-İncelemenin Dairede Yapılmasını İsteme Hakkı "…. mükellef veya sorumlular isterse inceleme dairede yapılabilir." Bu hakkın kullanılabilmesi için daha işin başında, işe başlama tutanağı düzenlenirken bu hususun belirlenmesi gerekir.

4-İnceleme Konusunu Öğrenme Hakkı "Vergi incelemesi yapanlar, …. incelemeye tabi olana, bunun mevzuunu (konusunu) işe başlamadan evvel açık olarak izah ederler." Bu hak çok önemlidir. Çünkü, devletin temel amaç ve görevlerinden olan kişinin huzurunun sağlanması ile ilgilidir. Ayrıca bilgi alma hakkı bunu gerektirir. Aksi davranış, yani inceleme ile ilgili herhangi bir bilgi vermek, mükellefi tedirgin edecek, huzurunu kaçıracaktır. Ayrıca, idarenin şeffaflığı ilkesine aykırı olan bu davranış, idarenin işleyişini de bozacaktır. Bozmaktadır. İncelemenin konusunu öğrenme hakkının kapsamına; a) İncelemenin resmi dayanağı b) İhbarlı olup olmadığı c) Vergiler itibariyle kapsamı d) Hangi yılı kapsadığı, birden fazla yıl incelenecek ise niçin birden fazla yılın incelendiği, e) İncelemenin, türünün ne olduğu, (Tam inceleme, kısa-sınırlı inceleme veya karşı inceleme gibi) f) İncelemenin nedeni gibi hususlar girer. Bu hususlar kişiye yazılı olarak bildirilmeli, mükellef isterse daha fazla sözlü bilgi verilmelidir. Bu konu yapılacak düzenlemede ayrıntılı olarak düzenlenmelidir.

5-İşyerinde Yapılan İnceleme de Mesai Saatleri Dışında İnceleme Yapılmamasını İsteme Hakkı Bu hak VUK md. 140/2'de düzenlenmiş, istisnası da parantez içinde gösterilmiştir.

6-İncelemenin İşyerinin Faaliyetini Engellememesini İsteme Hakkı VUK 140/1-2 de işyerinde yapılan incelemede gerekli güvenlik tedbirlerinin alınacağı ancak bunun işyerinin faaliyetini aksatmayacağı hükme bağlanmıştır.

7-İnceleme Bittiğinde, Bunun Yapıldığına Dair Belge İsteme Hakkı VUK 140/3 maddesinde bu hak açıkça düzenlenmektedir. İnceleme sonucunda, vergi salma ve/veya ceza kesme söz konusu ise bir rapor yazılmaktadır. Bu rapor de VUK 35 ve 366. md. gereği ihbarnamenin ekinde tebliğ edilmektedir. Ancak herhangi bir hususa rastlanmadığında inceleme yapıldığına dair herhangi bir belge verilmemektedir. "İncelemeye başlama tutanağı" da düzenlenememiş ise, bazen incelemeyle ilgili hiçbir iz, emare kalmamaktadır. Bu durum mükellef hakkını ihlal eden bir durumdur. Ayrıca idarenin sağlıklı işleyişi ile ilgili önemli sorunlar doğurabilir, hatta doğurmaktadır. Bu sorunları giderecek düzenleme yapılmalıdır.

8-Tutanaktan Bir Nüsha Hakkı VUK 141. maddesi düzenlenen tutanaklardan bir nüsha alma hakkı tanımaktadır. Bu, savunma hakkı ve idarenin şeffaflığı ilkesinin de bir gereğidir.

9-Tutanakları İhtirazi Kayıtla İmzalama Hakkı VUK 141. maddesi inceleme tutanaklarını düzenlemiştir. Maddeye göre, "inceleme esnasında lüzum görülen hallerde, vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap durumları ayrıca tutanaklar ile tespit ve tevsik olunabilir. İlgililerin itiraz ve mülahazaları varsa bunlar da tutanağa geçirilir" denmektedir. Burada tutanağa geçirilecek itiraz ve mülahazanın kapsamını belirlemek gerekir. Olduğu gibi defterdeki kayıtların alındığı tutanağa itiraz olamaz. Ancak mülahaza olabilir. Çünkü mülahaza "düşünce" demektir. Bunun dışında, tutanakta vergilendirme ile ilgili bir takım olaylar tespit edilmiş olabilir. Bununla ilgili olarak da itiraz ve mülahazaların tutanağa alınması gerekir. Bir düzenleme ile tutanaklar; olay tutanakları, defterden bulunan hususların tespit edildiği tutanaklar ve ifade tutanakları olarak ayrılmalı, her birine konulabilecek itiraz ve mülahazalar belirlenmelidir.

10-Tutanağı İmzalama Hakkı VUK 141. maddesinin 2. fıkrası, tutanakların imzalanamayabileceğini ifade etmektedir. Ancak, tutanağı imzalamaktan çekinmenin yaptırımı de VUK 141/2. maddesinde düzenlenmiştir. Bu yaptırım, defterlerin mükellefe verilmemesi, vergi dairesinde saklanmasıdır ve son derece ağır bir yaptırımdır. Çünkü defterler (özellikle ticari defterler) temel haklardan olan mülkiyet hakkı ile çok yakından ilgilidir. Defterlerin verilmemesi, bu hakkı ihlal eder. Bu nedenle hem mülkiyet hakkını, hem de tutanağı imzalamama hakkını korumak gerekir. Bunun için yapılacak düzenlemede, olay ve ifade tutanaklarının ayrı tutulması, bunların imzalanmamasının defterlerin geri verilmemesi nedeni olmaktan çıkarılması gerekir. Esasen, tutanağı imzalamaktan çekinmenin nedeni istenilen itiraz ve mülahazaların konulmasının inceleme elemanı tarafından reddedilmesidir. İtirazlar da defterde kayıtlı durumlara değil, büyük bir çoğunlukla olay ve ifadelerdir. Tutanaklar arasında ayrım yapıldığında, imzadan çekinme hadisesine pek rastlanmayacaktır. Ancak bu durumda dahi, itirazların değil ama mülahazaların tutanağa alınması kanunun 141/1. maddesi gereğidir. Örneğin tutanakta "defterde 15 nolu yevmiye ile şu makineden %40 amortisman ayrılmıştır" şeklinde bir madde bulunursa (belli ki bu konu eleştirilecektir) mükellef de bu oranın VUK'a göre değil özel bir kanuna göre hakkı olduğu yönünde bir mülahazayı tutanağa aldırtabilmelidir. Böyle bir mülahazanın tutanağa alınmasının herkes için faydalı olacağı izahı gerektirmeyecek derecede açıktır. Bu konu da yönetmelikte düzenlenmeli, uygun olmayan tutanakların bağlı olduğu raporların "okuma komisyonu" tarafından kabul edilmeyeceği belirtilmelidir.

11-Doğru Vergi Miktarının Bulunmasını İsteme Hakkı Bu hak VUK'un 134. maddesindeki incelemenin amacından doğmaktadır. İncelemenin amacı ödenmesi gereken verginin bulunması ve sağlanması olduğuna göre, mükellefin doğru vergi miktarının bulunmasını isteme hakkı vardır. Bu bağlamda, inceleme elemanının fazla vergi ödenmiş ise bunu da tespit edip iadesi yönünde rapor yazması gerekir. İnceleme sırasında bu yönde bir talep oldu ve kanıtlar gösterildi ise raporda bu hususa mutlaka yer verilmelidir.

12-Vergi Mahremiyetine Uyulmasını İsteme Hakkı VUK'un 5. maddesinde yazılı kimseler, vergi mahremiyetine uymak zorundadır. Bunun sınırı anılan maddede çizilmiştir. Vergi mahremiyetine uymak zorunda olan kişilerin başında vergi incelemesi ile uğraşanlar gelir. Çünkü bunlar, mükellefin iş ve hesap durumlarına ve özel hayatına en fazla nüfuz eden, bu konularda en fazla bilgi sahibi olma imkanına sahip olan meslek gurubudur. Bu nedenle mükelleflerin vergi incelemesi sırasında vergi mahremiyetine uyulmasını isteme hakları öncelikle mevcuttur.

B) DİĞER VERGİ YASALARINDAN KAYNAKLANAN VE HUKUKUN GENEL İLKELERİNDEN DOĞAN DİĞER HAKLAR NELERDİR?

1-Defter ve Belgeleri Zimmetle Teslim Etme Hakkı Defter ve belgelerin mükellefler için önemi çok büyüktür. Mevzuatımızda defter tutmaya, bunların saklanmasına ve gerektiğinde ibrazına ilişkin ayrıntılı düzenlemeler mevcuttur. Defterlerin hiç veya süresinde ibraz edilmemesi ise ağır yaptırımlara bağlanmıştır. Bu yaptırımların bir kısmı mali, bir kısmı ise hapis cezasıdır. Bu yaptırımların bir kısmı şunlardır: defterlerini ibraz etmeyen mükellefin KDV indirimleri kabul edilmez , VUK'un 359. maddesindeki "gizleme" suçu nedeniyle mükellef, hapis cezası ile cezalandırılır, ayrıca aynı kanuna göre özel usulsüzlük cezası kesilir, 506 Sayılı SSK'nun 140. maddesine göre idari para cezasına çarptırılır, 1994 tarih ve 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 17/ı-d bendine göre mükellefe süreli para cezası verilir. Eğer mükellef tacir ise defter ibraz etmemenin yaptırımı ağırdır. Çünkü mahkemeye defterini ibraz etmeyen tacir, TTK'nun 85. maddesine göre aynı kanunun 86. maddesine göre karşı tarafın defterlerinin aleyhine delil olması tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Hal böyle iken inceleme elemanları inceleme için aldıkları defterler için alındı belgesi vermekten kaçınmaktadırlar. Bu durum, defterlerin akıbeti ile tedirgin etmekte ve huzurunu kaçırmaktadır. Alınan defterler için herhangi bir belge vermemek sadece mükellefi rahatsız eden bir durum değildir. Bu durum, idarenin işleyişini bozucu potansiyel tehlike de taşımaktadır. Yani kamu düzeni ile ilgilidir. Açıklanan nedenlerle, yapılacak düzenlemede defter ibrazı inceleme elemanından ayrılmalıdır. Yani defterler inceleme elemanına ibraz edilip ondan alınmalı, ibraz edildiği ve geri verildiği birim ayrı olmalıdır.

2-Eşit Ve Rekabeti Koruyucu Şekilde İşlem Görme Hakkı Ve Bu Bağlamda Toplu İnceleme Yapılmasını İsteme Hakkı Yasama Organın 2005 yılında kabul ettiği 5345 Sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. maddesi "gelir politikasını adalet ve tarafsızlık içinde uygulamak" hususunu kanunun amaçları arasında ve birinci sırada saymıştır. Yukarıda sözünü ettiğimiz "Mükellef Hakları Bildirgesi"nin 7. sırasında da "yaptığımız işlemlerde ve gerçekleştirdiğimiz düzenlemelerde vergi kanunlarının adil, hukuksal, tarafsız ve rekabeti koruyucu bir şekilde uygulanmasını esas alacağız" taahhüdünde bulunulmuştur. Esasen kanun karşısında eşitlik anayasal bir ilkedir. Anayasa'nın 10. maddesi herkesin dil, ırk, …… vb. ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğunu belirttikten sonra, son fıkrada devlet organları ve idari makamların bütün işlerinde bu ilkeye uymak zorunda olduklarını bildirmiştir. İdare bütün işlemlerinde olduğu gibi vergi incelemesinde de eşit işlem ilkesini gözetmek zorundadır. Vergi idaresinin eşitliğe aykırı iş ve işlemleri ilk önce rekabet işlerini bozar. Gerçekten vergi kaçıran haksız rekabete neden olduğu gibi, aynı sektörde aynı şekilde işlem yapan mükelleflerin birisi incelenirken diğerlerine dokunmamak rekabeti bozar. Bu nedenle, rekabet eşitliğini, mümkün olduğu kadar bozmamak için sektör incelemeleri veya daha önce belirlenmiş konularda kısa (sınırlı) incelemeler yapmak gerekir. Özellikle, herkesin belirli hataları yaptığı veya bir konuyu aynı şekilde yorumladığı belli veyahut da mükellef tarafından inandırıcı kanıtlarla savunulduğu durumlarda, bu konuyla sınırlı, toplu veya sektör incelemeleri yapılabilir. Bu bağlamda da, mükelleflerce veya oda ve derneklere toplu veya sektör incelemesi isteme hakkı tanınmalı, bu hakkın nasıl kullanılacağı yönetmelikle belirlenmelidir.

3-İnceleme İsteme ve Tam İnceleme İsteme Hakkı aslında vergi incelemesi mükellef için katlanılması gereken bir yüktür, zahmettir, sıkıntılı bir durumdur… Ancak bazı durumlarda mükellefler inceleme yapılamasını kendileri arzu etmektedirler. Bu konuda en önemli örnek vergi iade talepleri dolayısıyla yapılan inceleme talepleridir. Bunun yanında VUK 116-126 maddeleri kapsamında çözülmeyen vergi ve matrah hataları nedeniyle de inceleme istenebilmektedir. Vergi idaresinin bu talepleri VUK 134. md. gereği yerine getirilmesi gerekmektedir. Öte yandan mükelleflerin "tam inceleme isteme" hakkı da bulunmaktadır. Bu hakkın tanınması, denetim elemanlarının mükellefin defterlerini alıp her yönüyle inceledikten yani tam inceleme yaptığı halde, buldukları matrah farkları için "kısa" veya "sınırlı" vergi incelemesi raporu yazmaları nedeni ile zorunlu olmaktadır. Gerçi VUK 138. md. ye göre incelemenin yapılmış olması, bu inceleme tam inceleme olsa bile, daha sonraki incelemeyi engellememektedir. Fakat önceki incelemenin tam inceleme olması aynı işlemlerin aynen tekrarı ve uzlaşmanın sonuçları bakımından önemlidir. Bu nedenle mükelleflere en başta inceleme yapılacaksa tam inceleme yapma konusunda dilekçe verme hakkı tanınması gerekir.

4-İncelemeyi Vekil Eliyle Yürütme Hakkı Kişilerin kendi işlerini bizzat kendilerinin yürütmesi şart değildir. Hatta ticari hayatta bu durum istisnadır. Kişiler işlerini çalışanları veya vekilleri eliyle yürütürler. Vergi incelemesinin vekil eliyle yürütülmesinde genellikle sorun yaşanmamaktadır. Ancak bazen sorun yaşandığı da almaktadır. Bu nedenle konunun düzenlenmesi gerekir.

5-Müşavir Ve/Veya Avukat Bulundurma Hakkı Vekil ile müşavir ve avukatı karıştırmamak gerekir. Vekil ile müşavir farklıdır. Vekil bir işin görülmesi ile ilgili olduğu halde, müşavir ve avukat savunma hakkı ile ilgilidir. Kişi birisini vekil tayin ettiği halde, ayrıca müşavir veya avukat veyahut da her ikisini birlikte bulundurma ihtiyacı duyabilir. Bu müşavirin kendi sözleşmeli mali müşavir olması da şart değildir. Hatta bazı durumlarda ayrıca müşavir ve veya avukat tutma ihtiyacı doğabilir, bu zaruri bile olabilir. ABD'de mükellef, inceleme elemanı ile görüşme sırasında danışma talebinde bulunduğunda, görüşme ertelenip başka bir güne bırakıldığı söylenmektedir. Yönetmelikle bu hak ayrıntılı olarak düzenlenmelidir.

6-Susma ve Aleyhine Delil Göstermeye Zorlanmama Hakkı Anayasa'nın 38/5 maddesi "Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlamaz" şeklindedir. Susma hakkı denen bu hak, anayasanın aynı maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz" şeklinde ifade edilen, masumiyet karinesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak düzenlenmiştir. Anayasa'da temel haklar arasında düzenlenen "susma hakkı"nın vergi incelemesi sırasında da mevcut olduğu açıktır. Bu vergi incelemesinin mali be bazı durumlarda adli soruşturma olma niteliğinin bir sonucudur. Esasen Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın 38. maddesinin idari vergi suçları içinde uygulanacağına karar vermiştir. Vergi incelemesi sırasındaki susma hakkı ile ilgili daha da ileri gidilere, defterlerin ibraz edilmemesinin yaptırımı olan VUK'nun 359/a-2 maddesindeki "gizleme" suçunun, Anayasa'ya ve İHAS 6. maddesine aykırı olduğu ifade edilmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesi, bu yöndeki bir başvuru karşısında, bu hüküm anayasaya uygun olduğuna karar vermiştir.

7-Lehine Delil Gösterme Ve Bunları Tutanağa Aldırma Hakkı Bu hak temel haklardan olan savunma hakkının somut sonucudur. Esasen bu yukarıda A/9 bölümünde belirttiğimiz, VUK'un 141. maddesinde belirtilen ve tutanağa alınması zorunlu olan "itiraz ve mülahazalar"ın genel hukuktaki ifadesidir.

8-Savunma Hakkı Aslında bu yazıda ele aldığımız bütün haklar, bu hakkın parçalarıdır. Diğer bir deyişle savunma hakkı, bütün bu hakları dorudan veya dolaylı olarak içerir. Fakat bu hak diğerlerinden daha geniştir. Bu hak, vergi incelemesi sonucunda bulunan matrah farkının veya kesilmesi düşünülen ceza konusunda mükellefe savunma hakkı verilmeden tarih ve ceza kesme işlemi yapmamayı ifade eder.

9-İncelemenin Her Safhasında Bilgi Alma Hakkı Bu hak, idare hukukundaki bilgi edinme hakkının, vergi hukuku ve özelde vergi incelemesindeki görünümüdür. Bu hakkın, modern demokrasilerin ayırt edici özelliği olduğu, tipik demokratik anayasal değer olarak görüldüğü bir imtiyazdan ziyade temel insan hakkı niteliğinde olduğu ifade edilmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı, mükellef hakları bildirgesinde, incelemenin her safhasında bilgi vermeyi taahhüt etmiştir. Yapılacak düzenlemede, inceleme sırasında mükellefin nasıl bilgilendirileceği ayrıntılı olarak düzenlenmelidir.

10-İncelemenin Makul Sürede Bitirilmesini İsteme Hakkı Vergi incelemesi, vergi mükellefi ve vergi idaresi arasındaki ilişkinin en üst ve en hassas noktasını oluşturmaktadır. Vergi incelemesi idari, mali ve adli soruşturmadır. Bu niteliği dolayısıyla son derece zahmetli ve sıkıntılıdır. İncelenen için, bulunan matrah farkının ötesinde, ağır ekonomik kayıp ve zararlara neden olabilmektedir. Bu kayıp ve zararlar doğal olarak inceleme süresine bağlı olarak artmaktadır. Bazı ülkelerin aksine, ülkemizde vergi incelemesinin süresi belirlenmemiştir. 8.7.1970 tarihli Hesap Uzmanları Kurulu Yönetmeliği'nin 98. maddesinde "başlanan incelemeye aralıksız devam olunur" denmekte, ancak süre verilmemektedir. Yukarıda ve vergi incelemesi başlıklı makalemizde sözünü ettiğimiz gibi, incelemenin makul sürede bitirilmesini talep hakkı, en önemli haklardan birisidir. Bu nedenle yapılacak düzenlemede inceleme süresi düzenlenmelidir. Böyle bir düzenleme ile hem mükellef hem de ülke ekonomisi kazançlı çıkacaktır.

11-Şahsiyetine Saygı Ve Nezaketle Muamele Görme Hakkı Bir insanın şahsiyetinden daha önemli bir şey olamaz. Dolayısı ile şahsiyetine saygı gösterilmesini istemek herkesin en doğal hakkıdır. Esasen, insan haklarına ve hukuka saygının başladığı nokta burasıdır. Nezaket ise uygar (medeni) toplumun hem gereği hem de geleneğidir. Devlet hizmetlerinin yürütülmesi sırasında, kişileri en fazla etkileyen husus davranış tarzı olmaktadır. Kişiliğe saygı ve nezaketle muamele, devlet dairesinin kamuoyu önündeki kurum imajını en çok etkileyen konudur. Olumlu bir imaj ve kamuoyunda saygın (muteber) bir yerde olmak her kurum için önemlidir. Yetişmemişliğin, kendine güvensizliğin, konuya hakim olmamanın göstergesi olan, sert ve hoyrat davranış, gereksiz kapris, kibirli tavır, insanları çok kötü etkilemekte, kurum imajını zedelemekte, kişiler işbirliği ve yardıma yanaşmamakta, kurum başarısı etkilenmektedir. Buna karşılık, muhatabın şahsiyetine saygılı ve kibar davranış, kendine güvenin, yetişmişliğin, konuyu bilmenin ve medeni olmanın bir göstergesidir. Böyle bir davranış işbirliğini kolalaştırır ve kurum imajını olumlu etkiler. Bu husus ile ilgili olarak, Maliye Bakanlığı eski müsteşarlarından olup, akademik yönü de bulunan, sayın Erdoğan Öner'in yazısından bir bölüm aşağıya alınmıştır. "Bu konuda vergi kanunlarında özel bir hüküm mevcut değildir. Esasen buna gerek de bulunmamaktadır. Kamu görevlilerinin görevlerini yaparken mesleki kurallara uymaları ve kişilerle ilişkilerinde nazik ve yardımcı olmaları asli görevleri arasındadır. Burada önemli olan, bu konuda hükümler koymak yerine kamu görevlilerinin uygulamada bu hususa riayetlerinin sağlanmasıdır. Mesleki ve nazik muamele, vergi dairesine vergi ödemek için gelen mükelleflerle ilişkilerde daha da büyük önem arz etmektedir. Mükellefler diğer dairelerdekinin aksine vergi dairesine şahsi işleri için talepte bulunmaya değil, devlete karşılık bir ödeme yapmak için geldiklerini düşünmektedirler. Mükelleflerin bu psikolojik durumunun dikkate alınması ilişkileri iyileştirmede yardımcı olacaktır. Karşılıklı iyi ve nazik ilişkilerin oluşması ise, mevzuatla değil, ancak iyi eğitim almış görgülü personel ile sağlanabilir. Ülkemizde vergi dairelerinde ve genelde tüm kamu kuruluşlarında saygılı ve nazik bir muamele görmeme, vatandaşların en fazla şikayet ettikleri hususlardandır. Her ilişkide olduğu gibi vatandaşa da görevler düşmektedir. Vatandaşın da işlemleri için idareye zamanında başvurması, belge ve bilgilerini hazırlaması gerekir. Ancak onu bu konuda bilgilendirme ve yönlendirme görevi idareye düşmektedir. Maliye Bakanlığında personelin eğitimi denilince, uzun yıllar akla hep mevzuat eğitimi gelmiştir. Ancak günümüzde memurun her şeyi iyi bilmesi yeterli olmadığı gibi şart da değildir. Bilgi ile birlikte, hatta bazı görevlerde ondan da daha önemli olarak halkla ilişkiler, davranış ve görgü kuralları, düzgün konuşma, güler yüzlü olma gibi özelliklerin edinilmesine büyük ihtiyaç vardır. Hizmet içi eğitimlerde mevzuat yerine bu konulara daha çok ağırlık verilmesi, günümüzde bir zorunluluk halini almış bulunmaktadır." Kuşkusuz, Sayın Öner'in bu görüşleri katılıyoruz. Ancak, sayın Önerin bu sözleri daha çok vergi dairesi personeli için söylediği anlaşılmaktadır. Maliye Bakanlığı denetim elemanlarında ise durum farklıdır. Çünkü Bakanlık denetim elemanlarını çok özel yöntemlerle seçer ve yetiştirir. Bu nedenle, mesleki yetersizlik, bilgisizlik ve güvensizliğin getirdiği istenmeyen davranış kalıplarına, Maliye denetim elemanlarında rastlanmaz. Fakat buna rağmen, seyrek de olsa, kendini yetiştirmede geri kalmış, çalışma konusunda biraz yavaş denetim elemanlarının, sert ve kibirli tavır sergiledikleri konusunda meslek mensuplarının yani SMMM ve YMM'lerin şikayetine rastlanmaktadır. Bu duruma fazla rastlanmasa da, kurum imajını son derece kötü etkilemektedir. Özellikle her türlü denetim grubu ile karşılaşan ve bunları birbirinden ayırabilen meslek mensupları, nahoş davranışa daha çok rastladığı denetim elemanları konusunda toptancı bir yaklaşımla, kurum imajını aşındıran bir kamuoyu yaratmaktadırlar. Bu nedenle denetim birimlerinin, bu tür davranışlara meydan bırakmamaları gerekir. Son olarak BD Gelir İdaresinin, nazik davranılmayı isteme hakkının mükellef hakları arasına aldığını belirtelim. Öte yandan İrlanda Gelir İdaresinin yayınladığı mükellef hakları bildirgesinde, "nezaket ve anlayış" başlığı altında vergi denetimi sırasında nazik davranışın altının çizildiğini ve belli davranış kalıpları getirildiğini söyleyelim.

12-Kesin Hükme Kadar Suçlu Görülmeme Hakkı Bu hak, anayasamızın 38/4. maddesinde "suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz" şeklinde ifade edilmiştir. Aynı konu İHAS 6/2. maddesinde "bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır." Şeklinde düzenlenmiştir. İrlanda vergi inceleme yönergesinde bu hakka yer verilmiştir. Vergi incelemesine tabi tutulan bu hakkının varlığı incelemenin her aşamasında göz önünde bulundurulmalıdır.

13-Adil Yargılama Hakkı Adil yargılama hakkı, anayasamızın 36/1 maddesinde 2001 yılında 4709 sayılı konulan "…. ile adil yargılama hakkına sahiptir" ifadesi ile düzenlenmiştir. Aynı konu İHAS 6. maddesinde yer almıştır. Adil yargılama, "kişinin davasını savunması için uygun ve etkili imkanlar verilerek yargılanması demektir. Bu bağlamda yazımızda şimdiye kadar saydığımız bütün hakların bu kavrama dahil olduğunu belirtmek gerekir. Bu durumda doğal olarak böyle bir başlığa niçin gerek duyulduğu sorusu akla gelecektir. Bunun nedeni, vergi incelemesi başlıklı yazımızda belirttiğimiz gibi, vergi incelemesinin idari ve bazı durumlarda adli soruşturma olması ve bu bakımdan adil yargılanma hakkı yönüyle, yargının denetime tabi olmasıdır. Bu denetimde anayasanın 36 ve 90/5. maddeleri gereği İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) içtihatları göz önünde bulunduracaktır. Eğer milli mahkemeler incelemesini adil yargılanma hakkı yönüyle denetlemezler ise, İHAM yaptırım uygulama yönünden karar alacaktır.

 

Dr. Mustafa ALPASLAN SMMM / VERSAV
ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}BLOG: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



E-Fatura Düzenlemesi (TIK TIK TIK FDL OKU YEŞİL YERİ)

EmojiE-Fatura Düzenlemesi

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat" başlıklı 3 üncü maddesinin (B) bendinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğu ve vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hüküm altına alınmıştır.

Bununla birlikte 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "Vergi İndirimi" başlıklı 29. maddesinde;

"1. Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebilirler:

a) Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,

b) İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi,

c) Götürü veya telafi edici usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,

İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir."

şeklinde hükümlere yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin 2 numaralı fıkrası ile Maliye Bakanlığına verilen yetkiye istinaden yayımlanan 397 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile anonim ve limited şirketlerin elektronik fatura oluşturmalarına, alıcısına iletmelerine, muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmelerine izin verilmiş olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 232 nci maddesi kapsamında fatura düzenlemek zorunda olan mükelleflere (gerçek ve tüzel kişilere) belirli usul ve esaslar çerçevesinde elektronik fatura uygulamasından yararlanma hakkı tanınmış olup, ayrıca 421 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bazı mükellef gruplarına elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilmiştir.

Söz konusu Tebliğin, "3.1. Kapsama Giren Mükellefler" başlıklı bölümünde;

"3.1.1. Yukarıda yer verilen yetkilere istinaden Bakanlığımızca aşağıda sayılan mükellef gruplarına elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilmiştir.

a) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlar ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibariyle asgari 25 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.

b) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal edenler ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibariyle asgari 10 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.


3.1.3. Bu Tebliğ veya 397 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında elektronik fatura uygulamasından yararlanan mükelleflerin birbirlerine yapmış oldukları mal teslimi veya hizmet ifaları için elektronik fatura düzenlemeleri zorunludur.         

3.1.4. Elektronik Fatura Uygulamasından yararlanan kayıtlı kullanıcıların güncel listesi www.efatura.gov.tr internet adresinden yayımlanacaktır.

3.1.5. Elektronik Fatura Uygulamasından yararlanan mükellefler fatura düzenlemeden önce muhatabın www.efatura.gov.tr internet adresinde yer alan kayıtlı kullanıcı listesine kayıtlı olup olmadığını kontrol edecekler, kayıtlı kullanıcı ise elektronik fatura, kayıtlı kullanıcı değilse kâğıt fatura düzenleyeceklerdir.

3.1.6. Bu Tebliğ kapsamındaki mükelleflerden mal veya hizmet alan ve belirlenen hadlerin altında kalan mükelleflerin de istemeleri halinde elektronik defter ve elektronik fatura uygulamalarından yararlanabilecekleri tabiidir."

açıklamalara yer verilmiştir.

Aynı Tebliğin; "Sorumluluk ve Cezai Yaptırımlar" başlıklı 5 inci bölümünün 5.4 bendinde;

"Elektronik fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükellefler elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere kâğıt ortamında fatura düzenleyemezler; düzenlemeleri halinde kâğıt ortamında düzenlenen bu faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır." hükümlerine yer almaktayken"

Bu kısım 448 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 4/4/2015 tarihinden itibaren kaldırılmış ve 447 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 4/4/2015 tarihinden geçerli olmak üzere 397 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "9. Sorumluluk ve Cezai Müeyyideler" başlıklı bölümü yeniden düzenlenmiş ve

"Elektronik fatura uygulamasına dâhil olan mükelleflerin elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere düzenleyecekleri faturaların elektronik fatura olması zorunludur. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununda öngörülen cezai hükümler uygulanacaktır."

hükmüne yer verilmiştir.

Bununla birlikte; 213 Sayılı Kanunun mükerrer 242 nci maddesi uyarınca elektronik bir belge niteliğinde olan elektronik faturanın taraflarca düzenlenmesi ve alınması mecburiyeti bulunmakta olup, Vergi Usul Kanunu'nda ve diğer vergi kanunlarında faturaya ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik fatura için de geçerlidir.

Buna göre; elektronik fatura düzenlenmesi gerektiği halde kâğıt ortamında fatura düzenlenmiş olması, 213 sayılı Kanunda öngörülen ceza hükümlerinin uygulanmasını gerektirmekle birlikte, fatura içeriği mal teslimi veya hizmet ifasının yapılmadığı anlamına gelmeyeceğinden mal teslimi veya hizmetin ifa edilmiş olması ile Katma Değer Vergisi açısından vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir.

Ayrıca fatura içeriği mal teslimi veya hizmet ifasının kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile illiyet bağının bulunması, kazancın elde edilmesine yönelik bulunan ve karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş ve maliyete dâhil edilecek mahiyette olmaması durumunda da faturaya konu tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi ve faturada gösterilen KDV'nin 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde belirtilen şartları taşıması şartıyla söz konusu KDV'nin indirim olarak dikkate alınması 213 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğidir.

İlgili mevzuat ve açıklamalar muvacehesinde; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğundan; gerçek bir işleme (mal teslimi veya hizmet ifası) dayanan harcamaların elektronik ortamda düzenlenen fatura yerine kâğıt ortamında düzenlenen fatura ile tevsik edilmesinin, Vergi Usul Kanunu'nda öngörülen cezai hükümlerin uygulanması haricinde safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmasına ve faturada gösterilen ve KDV Kanunu'nun 29 uncu maddesinde belirtilen şartları taşıyan KDV'nin indirimine engel olamayacağı tabiidir. Ancak özel usulsüzlük cezalarına ilişkin hüküm mahfuzdur.

Vergi Müfettişi (Eski Maliye Müfettişi) Tarık SELCİK / VERGİVİZYON

ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}BLOG: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



MUHASEBE BÜROLARI İÇİN MÜŞTERİ BİLGİ FORMU

MUHASEBE BÜROLARI İÇİN MÜŞTERİ BİLGİ FORMU


Bilindiği gibi 2015 Takvim yılına ilişkin Gelir Vergisi mükellefi olan müşterilerimiz için Mart ayında bürolarımızda yıllık beyanname hazırlayacağız.



Ancak müşterilerimizin ticari ve mesleki kazançlarının yanı sıra, Gelir Vergisi Kanunu'nun 2. Maddesinde sayılan kazanç unsurlarından elde ettikleri gelirlerini bizlere bildirmedikleri takdirde bu gelirleri bilmemiz mümkün olmamaktadır.


Beyanname verildikten, birkaç sene geçtikten sonra bazı gelir unsurlarının beyannameye dahil edilmediği ortaya çıkmaktadır.


Bu durumu önlemek ve siz meslektaşlarımın zor durumda kalmaması için yazımızın ekinde sizlere sunduğumuz "MÜŞTERİ BİLGİ FORMU" nu doldurup, müşterinize imzalattıktan sonra bürolarınızdaki dosyasında saklamanızı tavsiye ediyoruz.


İSTANBUL SMMMO

Dr. Yahya ARIKAN


İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ....

ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}BLOG: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



SGK Primlerinizi Faiziyle Geri Alabilirsiniz !

SGK Primlerinizi Faiziyle Geri Alabilirsiniz !


Soru: 01.03.2007 – 30.10.2007 tarihleri arasında ticari faaliyetinden dolayı Bağ-Kur sigortalısıydım. Ancak, ticari faaliyetimi 30.10.2007 tarihinde sonlandırmama rağmen 29.03.2008 tarihine kadar primlerimi sehven ödemeye devam ettim. Fazladan ödediğim primlerini SGK'dan geri alabilir miyim?


Cevap: 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun (Bağ-Kur) 5510 sayılı Kanun'un 106. maddesi ile mülga edilen 55. maddesinde, "Yanlış ve yersiz olarak alındığı anlaşılan primler, alındığı tarihten itibaren 10 sene geçmemiş ise, sigortalıya geri verilir." denilmiştir.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 89. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir. Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır." denilmiştir.


Diğer taraftan, Vergi Dairesinden 30.10.2007 tarihinde işi sonlandırdığınıza ilişkin bir yazı alarak ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne iletmeniz mümkündür.


Bu nedenle, fazladan ödediğiniz sosyal güvenlik primlerinizi 10 yıllık süre tamamlanmadan önce SGK'dan talep etmeniz mümkün olup, tarafınıza yapılacak iade işlemi mer'i mevzuat hükmüne göre gerçekleştirilmesi gerekeceğinden, ticari faaliyetinizin sona erdiği 30.10.2007 tarihinden itibaren sehven ödediğiniz prim tutarlarının, 5510 sayılı Kanunun 89. maddesi uyarınca kanuni faiziyle birlikte tarafınıza iade edilmesi gerekecektir. Bunun için bir dilekçeyle ilgili olunan Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden talepte bulunulması yeterli olacaktır.


İsmail TAŞÇI, Vergi Müfettişi
http://www.vergivizyon.net/






ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}BLOG: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



Devlet İş Bulup Maaş Verecek

Devlet İş Bulup Maaş Verecek

 Türkiye işsizlikle mücadelede önemli mesafeler aldı. Fakat yeni mezun gençler, ev kadınları, öğrenciler gibi kesimlerin mesleksizlikten iş bulmaları zorlaşıyor. İŞKUR'un çok önemli bir çalışması var. Adı 'İşbaşı Eğitim Programı.' 6 aylık program yeni yönetmelikle 1 yıla çıktı. Devlet iş garantili olarak 1 yıl firmada eğitim imkânı verecek ve maaş ödeyecek. İşveren ise 'bedava eleman'a kavuşacak. Üstelik 15 yaşını dolduran herkes başvurabiliyor. 


 Programa kimler katılabilir? 
 15 yaşını tamamlamış olanlar (Lise ve üniversite öğrencileri de katılabiliyor). 
 İşverenin bir ve ikinci derece akrabası veya eşi olmayanlar. 
 Emekli olmayanlar (Dul yetim ve engelli aylığı alanlar hariç). 
 Program öncesindeki 3 aylık dönemde o işyerinde çalışmayanlar. 
 İşsizler nasıl başvurur? 
Programa İŞKUR hizmet merkezlerinden ya da 'iskur.gov.tr' adresinden başvuru yapılabiliyor. 

 Programdan hangi işverenler yararlanabilir? 
 4A'lı en az 2 kişi çalıştıranlar. 
 Kuruma kayıtlı işverenler, STK'lar, noterler ve kamu payının yüzde 50 altındaki iktisadi teşekküller. 
 İşverenler nasıl başvurur? 
İş ve meslek danışmanları aracılığı ile ya da doğrudan İŞKUR'a giderek taleplerini iletebilirler. 
 Katılımcı nasıl belirleniyor? 
İşverenler programa katılacak kişileri seçebildiği gibi İŞKUR da işsizleri firmalara yönlendiriyor. 
 Katılımcılar kaç lira alıyor?
Katılımcılara günlük 50 liradan ayda net 1.300 lira ödeniyor. Üniversite öğrencileri program süresince burs ve kredilerini de alabiliyor. GSS primleri de ödeniyor. 
 İşveren ne kazanıyor? 
İşverenler aradıkları elemana işi öğreterek sahip olabiliyor. Herhangi bir maddi yükümlülüğü olmadığı gibi parayı devlet ödüyor. 
 İşverene teşvik var mı? 
 İşverenler programı bitiren ve 18-29 yaş arası işsizleri 3 ay içinde istihdam ederlerse, çalışanın işveren primi İŞKUR tarafından ödeniyor. Bu süre imalat sanayinde 42, diğerlerinde 30 ay olacak. 
 30 yaşından büyüklerin istihdam edilmesi durumunda ise, katılımcının 30 aya kadar sigorta primini İŞKUR ödüyor. 
 İşveren bu kursiyerlere ayrıca aylık brüt asgari ücretin yarısını geçmeyen fiili ödeme yaparsa vergiden düşebiliyor. 
 İşveren kaç kişi alabilir? 
İşveren kurs sonunda katılımcıların yarısını alacağını taahhüt ederse çalışan sayısının en fazla yüzde 30'una kadar eleman talep edebiliyor. Eğer bu taahhüt verilmemişse 2 ile 10 arasında çalışanı olanlar 1, 11 ve üzerinde çalışanı olanlar ise çalışan sigortalı sayısının 10'da 1'i kadar katılımcı talep edebiliyor. 


NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?

 Doğum tarihim 01.01.1979. Sigorta başlangıç tarihim 01.03.1997. 4.830 günüm var. 2003'te askere gittim. Murat HASAR 
25 yıl 56 yaş ve 5825 prim günü şartlarınız var. Çalışıyorsanız yaşınız dolana kadar priminiz tamamlanır. Çalışma imkânı olmazsa askerlik borçlanmasıyla prim kazanabilirsiniz. 
 1977 doğumluyum. 1994'te SSK girişim var. 3.600 günüm var. Yeliz AYDIN 
İşe girişiniz 23 Mayıs'tan önce ise 50 yaş ve 5675 gün sonra ise 51 yaş ve 5675 gün gerekiyor. Çalışıyorsanız bunu tamamlayın. SSK'dan sonraki çocuklar için doğum borçlanması da yapabilirsiniz. Çalışmıyorsanız 3.600 günden emeklilik için 58 yaşını bekleyin. 
 1972 doğumluyum. 06.02.1995 sigorta girişliyim ve 4660 günüm var. Gencay GÜL 
25 yıl 55 yaş ve 5750 prim günü gerekiyor. Yıl 2020'de yaş, 2027'de dolacak. 
 1988 Ocak'ta sigortalı oldum. 08.02.1970 doğumluyum. 8850 günüm var. Ali DÖLKELEŞ 
25 yıl 50 yaş ve 5375 prim günü şartınız var. Yıl ve prim tamamlanmış. Yaşınızın dolacağı 08.02.2020'de emekli olursunuz. 
 
FARUK ERDEM / AHABER

ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}BLOG: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



Vergi Borcuna Af Geliyor!

EmojiVergi Borcuna Af Geliyor!

Daha önce yapılan vergi affında taksitlerini ödeyemeyen ve zor duruma düşen mükellefler için yeni bir vergi affının yolda olduğu belirtildi.

 

Maliye Bakanlığı ve Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) kulislerinde konuşulanlara göre yeni bir vergi affının yolda olduğu belirtiliyor. Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yeni bir vergi affı için çalışma başlattıkları konuşuluyor. Vergi affına gerekçe olarak da jeopolitik riskler ve Rusya kriziyle birlikte ihracatın düşmesi, turizmde yaşanan kayıpların artması gösteriliyor.

 

Konuyla ilgili Sözcü'ye konuşan Mali Müşavir Veli İlikli de en son 1.5 yıl önce vergi affı çıktığını ancak ülkenin içinde bulunduğu durum ve ekonomik sıkıntılardan dolayı mükelleflerin taksitlerini zamanında ödeyemediklerini belirterek, "Bu nedenle vergi affı yoluna gidiliyor. Vergi affı bir aydan beri gündemde ve kulislerde konuşuluyor" dedi.

 

Esnafın çok yüksek vergi ve SGK primiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen İlikli, turizm gibi zor durumda olan sektörlere destek kapsamında vergi ve SGK affı çıkararak ülke genelindeki vergi mükelleflerine kolaylık sağlanacağını söyledi.

 

VERGİ AFFI NELERİ KAPSAYACAK?

 

Yapılan çalışmanın, vergi ve SGK primlerine yönelik olduğu ancak öğrenim kredisi gibi tüm kamu alacaklarını kapsaması bekleniyor. Yapılandırmanın çıkması durumunda 31 Aralık 2015'ten önceki tüm kamu alacaklarını kapsayacağı ifade ediliyor.

 

Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre 2015 yılı itibariyle mükelleflerin birikmiş borcu faiz ve cezalarla beraber 140 milyar lira düzeyinde.

 

Diğer yandan en son vergi affı 2014 Nisan ayında çıkarılmış, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Biz af niteliğinde bir düzenleme yapmadığımız, matrah artırımı öngörmediğimiz için burada 2011′deki başarının yakalanması ihtimalini düşük görüyorum" açıklamasını yapmıştı.


 Kaynak: Sözcü Gazetesi


ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}BLOG: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 470)

 Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 470)

25 Şubat 2016 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 29635

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)'ndan:


Giriş

MADDE 1 – (1) Gelişen bilgi teknolojilerini kullanarak vergi mükelleflerinin yükümlülük ve ödevlerini vergi dairesine gitmeden, hızlı, kolay ve düşük maliyetlerle yerine getirmelerini sağlamak Gelir İdaresi Başkanlığının temel amaçlarından biridir. Bu amaç doğrultusunda, 18/2/2012 tarihli ve 28208 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 414) ile sadece gayrimenkul sermaye iradı elde eden mükelleflerin bu iratlarına ilişkin olarak önceden hazırlanmış beyannamelerini onaylayıp gönderebilmelerine imkan veren Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi hayata geçirilmiştir.

(2) 2012 yılından itibaren uygulanmakta olan bu sistemin kapsamının genişletilerek gelirleri sadece ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlardan veya bunların birkaçından veyahut tamamından ibaret olan gelir vergisi mükelleflerinin bu gelirlerine ilişkin beyannamelerinin Gelir İdaresi Başkanlığınca önceden hazırlanarak mükelleflerin onayına sunulması esasına dayanan Hazır Beyan Sistemi bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.


Amaç

MADDE 2 – (1) Hazır Beyan Sistemi ile vergi beyannamelerinin hızlı, kolay, ekonomik, güvenilir ve doğru bir şekilde hazırlanarak verilebilmesi ve böylece vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması sağlanarak gönüllü uyum seviyesinin artırılması ile vergi dairelerinde yapılan iş ve işlemlerin basitleştirilerek verimliliğin sağlanması amaçlanmaktadır.


Tanım ve kısaltmalar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Başkanlık: Gelir İdaresi Başkanlığını,

b) Diğer Kazanç ve İratlar (DKİ): 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinde sayılan "Değer Artışı Kazançları" ile 82 nci maddesinde sayılan "Arızi Kazançları",

c) Gayrimenkul Sermaye İradı (Kira Geliri): Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde sayılan mal ve hakların kiraya verilmesinden elde edilen gelirleri,

ç) Hazır Beyan Sistemi: Gelirleri sadece ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlardan veya bunların birkaçından veyahut tamamından oluşan gelir vergisi mükelleflerinin gelir vergisi beyannamelerinin Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından kısmen veya tamamen önceden hazırlanarak mükelleflerin onayına sunulduğu sistemi,

d) Menkul Sermaye İradı (MSİ): Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde sayılan gelirleri,

e) Ücret: Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde sayılan gelirleri,

ifade eder.


Yetki

MADDE 4 – (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı; vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya, kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır.

(2) Diğer taraftan, aynı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında, beyannamenin elektronik ortamda gönderilmesi halinde, tahakkuk fişinin elektronik ortamda düzenleneceği ve mükellef veya elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletileceği; bu iletinin, tahakkuk fişinin mükellefe tebliği yerine geçeceği hükme bağlanmıştır.


Kapsam ve uygulama

MADDE 5 – (1) Hazır Beyan Sisteminin uygulanmasına 2015 takvim yılı gelirlerinin beyan dönemi itibarıyla başlanacaktır. Bu Sistem'den sadece ücret, kira, MSİ veya DKİ gelirlerini ayrı ayrı veya birlikte elde eden mükellefler yararlanabilecektir. Ücret, kira, MSİ veya DKİ'nin yanı sıra ticari, zirai veya serbest meslek kazancı elde edenler Hazır Beyan Sistemi üzerinden beyanname veremeyeceklerdir.


(2) Hazır Beyan Sistemi, beyanname vermek zorunda olan mükelleflerin elde ettikleri gelirlerin türüne göre Başkanlık tarafından, veri ambarında bulunan bilgiler ile diğer kurum ve kuruluşlardan temin edilen bilgiler kullanılmak suretiyle, beyannamenin kısmen veya tamamen önceden hazırlanarak mükelleflerin onayına sunulması esasına dayanmaktadır. Sistem, beyan edilmesi gereken bilgilerin hızlı, kolay ve uzman yardımına ihtiyaç duyulmaksızın görüntülenebilmesine, doldurulabilmesine ve değiştirilebilmesine imkan vererek mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini düşük maliyetlerle zaman ve emek tasarrufu sağlayarak yerine getirmelerini mümkün kılmaktadır. Beyannamenin verilmesi sırasında, vergi hesaplaması Sistem tarafından otomatik olarak yapılacak ve tahakkuk bilgileri mükellefin onayına sunulacaktır.


ÖRNEK 1: 2015 yılı içerisinde mesken olarak kullanılmak üzere kiraya verdiği gayrimenkulünden 10.000 TL kira geliri elde eden ve aynı zamanda 2013 yılında 80.000 TL'ye aldığı diğer bir gayrimenkulünü 2015 yılı içerisinde 150.000 TL'ye satan, beyana tabi başkaca bir geliri de olmayan Bay (A), 2015 yılında elde ettiği kira geliri ve değer artışı kazançlarına yönelik gelir vergisi beyannamesini Hazır Beyan Sistemi üzerinden verebilecektir.


ÖRNEK 2: 2015 yılı içerisinde birinci işverenden yıllık 51.000 TL, ikinci işverenden ise 42.000 TL ücret geliri elde eden ve ücretlerinin tamamından vergi kesintisi yapılan Bayan (B), elde ettiği bu ücret gelirlerine ilişkin gelir vergisi beyannamesini Hazır Beyan Sistemi üzerinden verebilecektir.


ÖRNEK 3: Avukatlık mesleği ile iştigal etmekte olan Bay (C), kiraya verdiği ve iş yeri olarak kullanılan gayrimenkulünden 2015 yılı içerisinde brüt 45.000 TL kira geliri elde etmiştir. İşyeri için tahsil ettiği kira bedeli üzerinden 9.000 TL tevkifat yapılmıştır. Avukatlık mesleği dolayısıyla serbest meslek kazancı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan Bay (C), Hazır Beyan Sistemi üzerinden beyanname veremeyecek, serbest meslek kazancı ile kira gelirinden oluşacak olan gelir vergisi beyannamesini İnternet Vergi Dairesi aracılığıyla e-Beyanname menüsü üzerinden verebilecektir.


ÖRNEK 4: Mesken olarak kullanılmakta olan gayrimenkulünden 2012 yılında 6.000 TL, 2014 yılında ise 7.500 TL kira geliri elde etmesine rağmen bu gelirlerine ilişkin olarak beyanname vermeyen ve söz konusu yıllarda beyana tabi başkaca bir geliri de olmayan Bayan (D), Hazır Beyan Sistemini kullanarak 2012 ve 2014 yıllarında elde ettiği bu gelirleri için ayrı ayrı beyanname verebilecektir.

(3) Geçmiş yıllar için düzeltme beyannamesi verilmek istenmesi durumunda, içerisinde sadece kira gelirine yönelik gelir beyanı bulunan düzeltme beyannameleri için Hazır Beyan Sistemi kullanılabilecek; ancak önceki yıllarda beyan edilen kira gelirlerine ücret, MSİ ya da DKİ eklenmek suretiyle düzeltme beyannamesi verilmek istenmesi halinde bu beyannameler, vergi dairelerine başvurularak verilebilecektir.


ÖRNEK 5: 2013 yılında, basit usulde vergilendirilen bir mükellefe işyeri olarak kiraya verdiği gayrimenkulünden 5.000 TL işyeri kira geliri elde eden ve bu geliri için 2014 yılının beyan döneminde beyanname veren Bay (E), 2011 yılında 40.000 TL'ye satın alıp 2013 yılında 100.000 TL'ye sattığı konutundan elde ettiği değer artışı kazancını 2014 yılında verdiği beyannameye dahil etmemiştir. 2016 yılında söz konusu değer artışı kazancını da beyan etmek isteyen Bay (E), 2013 yılına ilişkin olarak vereceği düzeltme beyannamesini vergi dairesi aracılığıyla verebilecektir.


ÖRNEK 6: Beyana tabi başka bir geliri olmayan, 2012 yılında dört adet dairesini mesken olarak kiraya vermesi sonucu, sırasıyla yıllık 25.000 TL, 15.000 TL, 10.000 TL ve 5.000 TL kira geliri elde etmesine rağmen sadece iki daire için toplam 40.000 TL kira geliri üzerinden beyanname veren Bay (F), 2016 yılı içerisinde diğer 2 meskeninden elde ettiği toplam 15.000 TL'yi de kapsayacak şekilde düzeltme beyannamesi vermek istemesi durumunda, Hazır Beyan Sistemini kullanarak 2012 yılına ilişkin olarak düzeltme beyannamesi verebilecektir.

(4) Hâlihazırda ücret, kira, MSİ ve DKİ gelirlerinden dolayı gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar Hazır Beyan Sistemi aracılığıyla beyanname verebileceği gibi, bu gelirlerine ilişkin olarak ilk defa mükellefiyet tesis ettirerek beyanname verecek olanlar da bu Sistem üzerinden beyannamelerini gönderebileceklerdir. Bu kapsamda, daha önce ücret, kira, MSİ ve DKİ gelirlerinden dolayı gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayanların Hazır Beyan Sistemi'nden beyannamelerini elektronik ortamda onayladıkları anda adlarına gelir vergisi mükellefiyeti tesisi ve vergi tahakkuku işlemleri Sistem tarafından otomatik olarak gerçekleştirilecektir.


ÖRNEK 7: (Y) Limited Şirketinin %40 ortaklık payına ilişkin hissesini 3/3/2014 tarihinde 50.000 TL bedel ile iktisap eden Bay (G), bu hisselerin tamamını 16/11/2015 tarihinde 120.000 TL bedel ile satmıştır. Beyana tabi başka bir geliri ve gelir vergisi mükellefiyeti olmayan Bay (G), bu satıştan elde ettiği değer artışı kazancına yönelik beyannamesini Hazır Beyan Sistemi üzerinden verebilecek ve beyannamesini onaylamasının ardından kendisine Sistem tarafından otomatik olarak gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

(5) Hazır Beyan Sistemi hakkındaki detaylı bilgiler ile her türlü duyuruya Başkanlık internet adresi (www.gib.gov.tr) üzerinden ulaşılabilecektir.

Sisteme giriş

MADDE 6 – (1) Hazır Beyan Sistemine Başkanlığın internet adresi (www.gib.gov.tr) üzerinden giriş yapılacaktır.

(2) Mükellefler güvenlik sorularını cevaplayarak veya İnternet Vergi Dairesi şifrelerini kullanarak Sisteme giriş yapabilecek ve buradan Başkanlıkça kısmen veya tamamen önceden hazırlanmış beyannamelerini görüntüleyebilecek, doldurabilecek, değiştirebilecek ve onaylayabileceklerdir. İnternet Vergi Dairesi şifresi bulunmayan mükellefler, ekte yer alan İnternet Hizmetleri Kullanım Başvuru Formu (Gerçek Kişiler) ile herhangi bir vergi dairesine başvurarak kullanıcı kodu, parola ve şifre alabileceklerdir.

(3) Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 414)'nin ekinde yer alan Elektonik Beyanname Gönderme Talep Formu (Sadece Gayrimenkul Sermaye İradı Elde Eden Gerçek Kişiler İçin) kullanılmak suretiyle daha önce temin edilen kullanıcı kodu, parola ve şifre ile Hazır Beyan Sistemine giriş yapılabilecektir.

(4) Başkanlık, gelişen bilgi teknolojilerini dikkate alarak Sisteme giriş yöntemlerinde değişiklik veya ilave yapmaya ve bunları Sistem üzerinde kullandırmaya yetkilidir.

Sorumluluk

MADDE 7 – (1) Başkanlıkça veri ambarında yer alan bilgiler, diğer kurum ve kuruluşlardan elde edilen bilgiler ile diğer bilgiler kullanılarak hazırlanan ve İnternet Vergi Dairesi aracılığıyla elektronik ortamda mükelleflerin onayına sunulan beyannameler, mükellefler tarafından kontrol edilecek; eksiklik, hata veya yanlışlıkların bulunması halinde bu bilgiler mükelleflerce düzeltilerek onaylanacaktır. Bu kapsamda Başkanlık tarafından hazırlanan ve mükelleflerce elektronik ortamda onaylanan beyannamelerin içeriğinin doğruluğundan mükellefler sorumlu olacaktır.

(2) Onaylama işlemi sonucu otomatik olarak hazırlanan tahakkuk fişleri ve/veya ihbarnamelerin yine Sistem üzerinden mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilmesi işlemi ile söz konusu tahakkuk fişleri ve/veya ihbarnameler mükellefe tebliğ edilmiş sayılacaktır.

(3) Ücret, kira, MSİ ve DKİ beyannamelerinin Hazır Beyan Sisteminden verilmiş sayılabilmesi için Sistem üzerinde onaylama işleminin yapılması gerekmektedir. Onaylama işlemi beyannamenin verilmesi gereken kanuni sürenin son günü saat 24:00'ten önce tamamlanmalıdır. Kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilecek beyannamelerde de, beyannamenin verilmiş sayılabilmesi için onaylama işleminin yapılması gerekmektedir.

(4) Ayrıca bu Tebliğ kapsamında internet hizmetleri kullanım şifresi alan mükellefler kendilerine verilen kullanıcı kodu, parola ve şifrenin güvenliğinden sorumludurlar. Bu nedenle mükellefler kullanıcı kodu, parola ve şifrelerini başka amaçlarla kullanamazlar, herhangi bir üçüncü kişiye açıklayamazlar ve kullanımına izin veremezler, üçüncü kişilere devredemezler, kiralayamazlar ve satamazlar. Mükellefler kullanıcı kodu, parola ve şifrenin yetkisiz kişilerce kullanıldığını öğrendikleri anda (kullanıcı kodu, parola ve şifrenin kaybedilmesi, çalınması vb. durumlar dâhil) Vergi İletişim Merkezine (444 0 189) veya vergi dairelerine derhal bilgi vermekle yükümlüdür.

(5) Elektronik ortamda yapılan işlemlerin tespit ve tevsikinde, Başkanlık/vergi dairesi kayıtları esas alınacaktır.

Yürürlükten kaldırılan tebliğ

MADDE 8 – (1) 18/2/2012 tarihli ve 28208 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 414) bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yürürlükten kaldırılmıştır.

2015 takvim yılı öncesi elde edilen gelirlere ilişkin beyannameler

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 2015 takvim yılından önce elde edilen kira gelirlerine ilişkin beyannameler Hazır Beyan Sistemi üzerinden verilebilecek olup, 2015 takvim yılından önce elde edilen ücret, MSİ ve DKİ'ye ilişkin beyannameler ise Başkanlığın internet adresi (www.gib.gov.tr) üzerinden yapılacak duyuruya kadar vergi daireleri aracılığıyla, duyuru tarihinden itibaren ise Hazır Beyan Sistemi üzerinden de verilebilecektir.

Yürürlük

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ 1/3/2016 tarihinde yürürlüğe girer.



ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ =}BLOG: VERGİ, SGK VE KANUN HABERLERİ 



Blog Arşivi