12 Ağustos 2014 Salı

Kredi kuruluşları aslında ne mesaj verdi?

Kredi kuruluşları aslında ne mesaj verdi?
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte ekonomide endişe içerikli hareketlilik bir anda arttı. Başbakan Erdoğan, siyaset üstü yeni makamında toplumu ayrıştırmayan bir politika izleyebilecek mi? Yeni Başbakan kim olacak? Ekonomiye, rotayı değiştirecek türden yeni bir yönetim kadrosu atanır mı? Yeni Başbakan ile Köşk'ün güçlü lideri arasında gerilim yaşanır mı? Seçim sonrası yönetim modeli ve senaryolarının dışında bırakılan Abdullah Gül, parti içi çekişme ve ayrışmaların merkezi haline gelir mi?

Henüz yanıtı bilinmeyen bütün bu sorular ekonominin üzerine ciddi bir belirsizlik gölgesi düşürüyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının objektif karar veremediklerini geçmiş tecrübeler fazlasıyla gösteriyor. Bununla birlikte, bu kuruluşların açıklamalarını gözardı etmek ne yazık ki mümkün değil. Bu kuruluşların açıklamalarıyla aslında ne dediklerine bakmak gerekiyor.

Notunuzu düşürürüm!

Türkiye'nin kredi notunu gecikmeli de olsa yatırım yapılabilir düzeye yükselten iki derecelendirme şirketi var. Bunlardan biri Moody's diğeri de ve Fitch. S&P şirketi ise Türkiye'ye verdiği 'yatırım yapılamaz' notundan bir adım yukarı çıkmadı, çıkmıyor. Moody's seçimlerin hemen öncesinde nota ilişkin bir açıklama yapacaktı, son anda vazgeçti. Fitch, seçimlerin sonuçlanmasını bekledi, belki de Moody's'in diyeceğini dedi. Fitch mealen dedi ki: "Siyasi risk, yurtdışından sermaye girişini olumsuz etkileyebilir. Eğer siyasi risk gerçekleşir de hükümetin etkinliği azalır, siyasi belirsizlik ortaya çıkarsa notunuzu düşürmek zorunda kalırım."

Kredi derecelendirme kuruluşları kendi kredibilitelerini sıfırlamış olsalar da açıklamaları ve kararları özellikle küresel yatırımcılar açısından kritik önem taşıyor. Küresel fon yöneticileri ve yatırımcılar, para sahiplerine hesap vermeleri gerektiğinde rating kuruluşlarının karar ve açıklamalarını gerekçe gösteriyorlar. Dolayısıyla kredi kuruluşlarının tehlike işareti verdiği ülkelerden uzak duruyorlar ya da o ülkeden hızla uzaklaşıyorlar.

Mesajın iki hedefi var 

Fitch bu açıklamasıyla hem küresel yatırımcılara hem de yeni yönetim biçimini belirleyecek olan Başbakan Erdoğan'a mesaj yolladı. Yatırımcılara dedi ki: "Türkiye siyasetinde yeni bir gelişme yaşanıyor. Bazı belirsizlikler oluştu. Beklemekte yarar var." Ve Başbakan Erdoğan'a dedi ki: "Siyasi alanda belirsizliğe ya da kötü yönetime yol açacak bir yönetim anlayışına ve değişikliğe geçerseniz yabancı sermaye girişi durur, cari açık tehlikesi artar, borç ödemelerinde sıkıntıya düşebilirsiniz."

Standard and Poor's (S&P) da bir açıklama yaptı. S&P'nin yaptığı açıklama adeta Fitch'e yanıt verir ve Fitch ile aynı kaygıları taşımadığını söyler nitelikteydi. S&P dedi ki: "Erdoğan'ın yerine geçecek isim yine AK Parti'den olacak. Bu nedenle Türkiye'nin makroekonomi politikasının genel gidişatında bir değişiklik olmasını beklemiyoruz. Bu sonucun, Türkiye'nin kurumlarının verimliliğinde ve yönetim sisteminde de herhangi bir değişikliğe yol açmayacağı kanaatindeyiz."

Aslında aynı şeyi söylediler

Fitch ve S&P'nin açıklamaları birbirinin aksiymiş gibi görünse de aslında aynı noktada duruyorlar. Fitch, Türkiye'ye 'yatırım yapılabilir' notu verdi ve siyasi belirsizliğin o notun gerekçelerini ortadan kaldırabileceğini söylüyor. S&P ise Türkiye'nin zaten 'yatırım yapılamaz' ülke olduğunu dünyaya ilan ettiği için, ortaya çıkabilecek siyasi belirsizliklerin zaten düşük olan notunu etkilemeyeceğini ifade etti. Doğru S&P'nin bu açıklaması, Türkiye'ye geçmişte düşük not verdiğinin üstü örtülü itirafıdır.
ERDOĞAN SÜZER / BUGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi